Arka Oda Toplantıları başlıyor! | Chamber Talks opens the season!

Arka Oda Toplantıları başlıyor! | Chamber Talks opens the season!

Merkezine “insanın insan olmayanla etkileşimini” koyan “Yedinci Kıta” başlıklı 16. İstanbul Bienali’nin devam ettiği bugünlerde İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Dr. Semih Çelik’i ağırlıyor.

Doğa tarihi müzeleri 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren imparatorlukların bilim ve kültür politikalarını belirleme ve göstermede önemli kurumlar olarak ortaya çıktılar. Erken modern dönemde imparatorlar için tasarlanmış, Fransa sefiri Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin “acayiphane” olarak adlandırdığı, “egzotik” ve “garip” objelerin sergilendiği ufak odalar, 19. yüzyılda doğa tarihinin bir bilim dalı olarak kurumsallaşmasıyla birlikte araştırmaya yönelik bitki, hayvan, fosil ve mineral örneklerinin depolandığı, incelendiği ve sergilendiği araştırma merkezleri ve müzelere dönüşmüşlerdi. Bu kurumlar aynı zamanda dünyanın dört bir yanından, pek çok alanda çalışan bilim insanının, bürokratın ve farklı toplumsal grupların bir araya geldiği mekânlar haline gelmişti.

Oldukça kısa ömründe Avrupa’nın en önemli doğa tarihi müzelerinden biri olarak nitelenmiş olan Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk doğa tarihi müzesi, 1840’larda Galatasaray Mekteb-i Tıbbiyesi içerisinde faaliyet göstermişti. Bu kısa müze tecrübesi arkasında, büyük ölçüde unutulmuş, ancak insan-doğa-bilim ilişkisinin bu topraklardaki evrimine dair anlamlı hikâyeler bırakmıştır. Bu konuşma Osmanlı Arşivleri’nden ve Viyana’daki Naturhistorisches Museum arşivinden derlenen kaynaklar ışığında bu hikâyeleri yeniden değerlendirmeyi hedefliyor.